Tarihten Bir Yaprak…

8+8+8

Hiç düşündünüz mü? Bir günde kaç saat çalışıyorsunuz? Kaç saat uyuyor ve gerçekten istediklerinizi yapmak için kaç saat zaman ayırabiliyorsunuz?

Ütopik sosyalizmin kurucularından İngiliz Robert Owen, 1810’larda “8 saat çalışma, 8 saat eğlenme, 8 saat dinlenme” sloganını ortaya atmıştı. 1 Mayıs ile simgeleşen 8 saatlik işgünü hedefi, 19. yüzyıla ait bir aşağıdaki çizimde “8 saat çalışmak, 8 saat dinlenmek ve 8 saat canımızın istediğini yapmak” olarak ifade edilmişti (Çelik, 2016).

19. yüzyılın ikinci yarısında işçiler tarafından verilen 8 saatlik iş günü mücadelesi, bugün çalışanların uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak kutlanıyor. 1 Mayıs, uzun çalışma saatlerinin kısaltılması için verilen uzun mücadelenin ve tam 130 yıllık geleneğin adı.

Peki bu uzun mücadeleden yaklaşık 130 yıl sonra bugün, günde 8 saat mi çalışıyoruz?

Araştırmalara göre hizmet sektöründe çalışan bir işçi günde ortalama 11 saat, fabrikada çalışanlar ise mesailerle ile birlikte ortalama 12 saat çalışıyor. Bu durum yeni iletişim teknolojilerindeki gelişme nedeni ile -ebeveynlerimizin olmamızı umduğu memurlar yani- kamu işçileri için de kısmen geçerli. Çünkü hepimiz siber hayatın içinde yaşıyoruz, farkında olmadan 7/24 ulaşılabilir olmanın yarattığı stresle boğuşuruz. “8 saat iş, 8 saat

sosyal hayat, 8 saat uyku” üçlemesi birçok meslek grubu için artık uygulanabilir değil. İş yaşamı elimizden düşürmediğimiz telefonlar, her an bağlı kalmaya çalıştığımız internet nedeni ile sosyal yaşamımızın, dinlenmemiz gereken anların içine nüfuz ediyor; her geçen gün çalışma yaşamına ayırdığımız vakit artıyor.

İşçiler günde 8 saat çalışsın diye yapılan gösterilere önderlik eden dört kişi; Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES 1 Mayıs 1886’da idam edildi. Person idam edilmeden önce şunları söylemişti: “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım” (Özveri, 2019).

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı, hepimizin 8 saat çalışıp kalan zamanda insanca yaşamamız için ölen, bu dört işçinin anısına başlatılan bir anma günüdür aslında. Bugünü hazırlayan olaylar ve ilk işçi gösterileri, Avustralya’da başlamıştır. Olumsuz ve ağır çalışma koşulları, çalışma süresinin bir günde 16 saat olması, düşük ücretler, işçi ve işveren arasındaki köle-sahip ilişkisine isyan eden işçiler “8 saat çalışma, 8 saat sosyal hayat, 8 saat dinlenme ve uyku” (Çaycı, 2007) sloganıyla gösteriler düzenlemiştir. Değişim duvarının ilk taşını Avustralyalı işçiler bu gösteri ile koymuştur. Fakat asıl değişim duvarını tamamlayan olay Chiago’da düzenlenen büyük yürüyüştür. Bu yürüyüşe yarım milyon işçi katılmıştır. Luizvil’de (Kentaki) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürümüştür. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park’a girmiş ve her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından, “Böylece önyargı duvarı yıkılmış oldu” şeklinde yorumlanmıştır (Norman, 2014).

SBF MAG’ın ilk sayısının Mayıs ayında yayınlanması nedeni ile Tarihten Bir Yaprak köşesine 1 Mayıs’ı taşıdık ve neden İşçi ve Emekçi Bayramı olarak kutlandığını, hatırlamak istedik.

Daha kısa çalışma süreleri, insanca çalışma koşulları hedefi 1 Mayıs’ın önemini ve güncelliğini korumasını sağlıyor.

Herkesin daha insana yakışır koşullarda çalışması için Haydi 1 Mayıs’a!

 

Kaynakça

Arif, A. (1968). Hasretinden Prangalar Eskittim/ Anadolu. Bilgi Yayınevi.

Çaycı, C. (2007). Çalışma Sürelerinin Kısaltılması Mücadelesinde Tarihsel bir sembol olarak 1 Mayıs. Hukuk Gündemi.

Çelik, A. (2016, 05 1). 8+8+8=1 Mayıs, Çalışarak Ölmemek İçin. T24.

Norman, Y. (2014). İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs. TMMOB EMO Ankara Şubesi Haber Bülteni.

Özveri, M. (2019). Adaletin İş Yüzü. Evrensel Gazetesi(2), http://www.muratozveri.net/?p=908.

Loading