Manisa’yı Görmeden Mezun Olmayın!
Kula
Kula mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile Manisa’nın İlçelerinden biridir. Bölgede yapılan kazılarda Katekekaumene (Yanık yöre) sınırı içinde Demir Köprü Barajı yakınındaki Divlit’te ilkel insanın ayak izlerine rastlanılmıştır. Dünyada ülkemizden başka Fransa’da, İtalya’da ve Macaristan’da olmak üzere dört farklı yerde ilkel insan fosil ayak izleri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra yapılan kazılarda MÖ 56 yılına ait mermer kabartma ve kitabelerden Kula ve çevresinin önemli bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmaktadır. Kula’da gezilecek yerlerden bazıları;
- Divlit Yanardağı: Divlit Yanardağı, Ege Bölgesi’nin doğudan batıya uzanan en büyük tektonik çukurlarından olan Gediz Oluğu üzerinde yer alıyor.
- Divlit Volkanik Park Alanı (Sandal Divlit Volkan Konisi): 2013 yılında UNESCO tarafından Küresel Jeopark olarak tanınan Kula Divlit Volkanik Parkı, Türkiye’nin ilk ve tek UNESCO Küresel Jeoparkı olma özelliği taşıyor. Parkın içinde Parazit Koniler, Lav Tünelleri, Hendekler, Spatter Konileri, Kula Divlit Cüruf Konisi ve Lav akıntısı görülüyor. Parkta yürüyüş yolu, ahşap köprüler ve bisiklet parkuru yer alıyor.
- Kuladukya (Kula Peribacaları Tabiat Anıtı): Birinci derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı ilan edilerek koruma altına alınan peribacaları, adeta bir açık hava müzesi gibidir. Peribacalarının yer aldığı Burgaz Volkanit bölgesi, kuzey doğuda Burgaz Köyü ile Gediz Nehri’nin iki yanında yer alıyor. Bölge olağanüstü oluşumları ile göz kamaştırıyor.
- Kula Evleri: Geleneksel Kula Evleri, 18. yüzyıl Osmanlı sivil mimari özelliklerini taşıyor.
Sardes
Manisa’nın Salihli ilçesinin Sart beldesinde bulunan Sardes Antik Kenti (Sardis), antik çağlarda Lidya Devleti’ne başkentlik yapmıştır. Tarihte paranın ilk basıldığı yer olarak bilinmektedir. Burası ünlü Kral Yolu’nun başlangıç noktası, adı zenginlikle özdeşleşmiş olan Karun’un vatanıdır. Marmara Gölü’nün güney kenarında yer alan ve Lidya tümülüs mezarlık alanı olan Bin Tepeler, dünyanın en büyük tümülüs alanı sayılmaktadır. Sardes Antik Kenti ve Bin Tepeler Lidya Tümülüsleri, UNESCO Dünya Mirası Geçici listesinde bulunuyor. Antik kentte Hristiyanlığın batıya yayılmasında önemli bir rol oynayan Anadolu’daki 7 kiliseden birisi, anıtsal bir Hamam-Gymnasion (Hamam ve Spor Merkezi) Kompleksi, Artemis Tapınağı, Sinagog, Altın Arıtma Atölyeleri, Agora (Çarşı) ve Akropol (Üst Yerleşke) görülüyor.
- Hamam-Gymnasion Kompleksi: Şehrin temiz suyu nedeniyle Roma İmparatoru Lucius Verius döneminde M.S 161 yılında hamam inşa edilmiştir. Antik kentin sembolü hâline gelen yapı kompleksi; hamam, avlu ve spor alanı olmak üzere 3 ana bölümden oluşuyor.
- Sinagog: M.S 3. yüzyıla tarihlenen sinagog, antik çağların en büyük üçüncü havrası (sinagog) kabul ediliyor. Avlunun ortasında yer alan çeşme, Museviler’ce ibadet öncesi temizlik amaçlı kullanılıyormuş. Mermer masanın ayinlerde Tevrat tomarlarını koymak için kullanıldığı, oturma grubunun da cemaat için ayrıldığı sanılıyor.
- Doğu Roma (Bizans) Dükkânları: Antik kentteki dükkânlar Bizans Dönemi’ne ait. Kentin büyük mermerlerle kaplı ana caddesi Roma Caddesi boyunca bulunan dükkânlar termal sistem ile ısıtılmış. Dükkânların içinde görülen pişmiş topraktan yapılı kalın su boruları içinden geçen termal sıcak su, kentteki havuzların doldurulması için kullanılmıştır. Bu özelliği ile Sardes Antik Kenti, termal su ile ilk ısıtmayı yapan kent olarak da öneme sahiptir.
- Bin Tepeler: Lidya Tümülüs Mezarlık alanı olan Bin Tepeler, Sardes Antik Kenti ile güneyindeki Marmara Gölü arasında bulunuyor. Dünyanın en büyük tümülüs alanı olan Bin Tepeler’e sadece soyluları ve devletin önde gelenleri gömülmüştür. Bu bölgede yer alan tümülüslerin en büyüğü ise ünlü Lidya kralı Alyattes’e aittir. Alyattes Tümülüsü, Anadolu’daki en büyük tümülüs olma özelliğini taşımaktadır.
- Artemis Tapınağı: Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlığı kabul edişine kadar önemini koruyan Artemis Tapınağı, depremlerle ve Hristiyanlığın kabulünden sonra oldukça zarar görmüştür. İon düzeninde inşa edilen tapınağın günümüzde sadece 2 sütunu ayakta durmaktadır. Tapınağın içinde bulunan Roman İmparatoru Antoninus Pius’un karısı Faustina I (Annia Galeria Faustina the Elder) heykelinin başı Londra’daki British Museum’da sergilenmektedir.
Aigai Antik Kenti
Aigai adı eski Yunancada keçi anlamına gelen “αίγα” kelimesinden türetilmiştir. Aigai Antik Kenti, Manisa’nın Yunus Emre ilçesinin Yunt Dağı Köseler Mahallesi yakınında bulunuyor. Gezilebilecek bazı yerler;
- Bouleuterion (Meclis Binası): Bouleuterion’a ilişkin ilk veriler, Pergamon kazı ekibi üyelerinin 1886 yılında kentte yaptıkları araştırmalarda elde edilmiştir. Bouleuterion yakınlarında belirlenen bir arşitrav bloğu üzerindeki yazıt Apollonidas oğlu Antiphanes’in Zeus Bollaios, Hestia Bollaia ve Demos’a (yurttaşlar topluluğu) bir bina adadığını göstermekteydi. Kuşkusuz bu yazıt yıkılmadan önce Bouleuterion’un ön cephe duvarı üzerinde yer almaktaydı. Bouleuterion, Agora Meydanı’na bağlanan ana yol üzerinde (Agora Caddesi) eğimli bir arazide, doğu-batı yönünde uzanmaktadır.
- Macellum: Agora Binası’nın zemin katı düzleminde, yapının doğusunda bulunan alan bir teras ya da küçük meydan şeklinde tasarlanmıştır. Bu küçük meydanda Agora Binası’ndan ayrı, fakat onunla çok yakın bir ilişki içinde olan bir yapı yer almaktadır. Söz konusu yapı Hellenlerin “Makellon”, Romalıların “Macellum” adını verdikleri bir balık veya et pazarı olarak hizmet etmiş olmalıdır.
- Athena Kutsal Alanı: Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda tasarlanan kutsal alan, Arkaik Dönem surlarıyla çevrili akropolisin batı köşesinde yer almaktadır.
- Agora: Hellenlere özgü bir kavram olan Agora yaygın şekilde, eksik bir ifade ile “pazaryeri” diye tanımlanmaktadır. Agora, daha doğru ve kapsayıcı bir tanımlama ile “halkın bir araya geldiği yer” anlamında kullanılmaktadır. Aigai Agorası, kentin yerleştiği tepenin kuzeydoğu yamacında, Agora Meydanı’nı oluşturan terasın doğusunda yer almaktadır.
- Tiyatro: Athena kutsal alanı terasının batısındaki çanağa inşa edilen tiyatro, kuzey rüzgarına karşı korunaklı durumdadır. Kireç harçlı dolguya sahip duvarları, orthostatik görünüm kazandıran isodomik sıralı teknikte inşa edilmiştir. Kazısı tamamlanmış olan Bouleuterion’da tanrıça Hestia Bollaia’ya ait bir heykel ve Bouleuterion’un inşasına katkı sağlamış Diaphenes-Antiphanes Ailesi’nin altı üyesine ait heykeller bulunmuştur.
Yazar: Dilan KOÇ