Pelin BAŞKURT’tan “Ben Gibi Ol”
- Bize kendinizden bahseder misiniz?
1988 yılı Balıkesir doğumluyum. Sekiz yıllık evliyim. Eşim Subay olarak görev yapmakta. Altı yaşında bir kızım ve iki yaşında bir oğlum var.
Balıkesir Üniversitesi 2009 lisans mezunuyum. Manisa Celal Bayar Üniversitesinde 2019 yılında Tezsiz Yüksek Lisansa başladım. 2020 yılında Tezli Yüksek Lisansa geçiş yaptım ve şimdi Doktora eğitimimin ilk dönemindeyim. Şiir, hikâye ve film senaryosu türlerinde yazılar yazmayı, resim yapmayı seviyorum. Bunların yanı sıra satranç oynamak bir diğer ilgi alanlarımdandır. Bu konuda da satranç antrenörlüğü eğitimi aldım.
- Kitaplara olan ilginiz nasıl başladı? İlk okuduğunuz kitabı hatırlıyor musunuz?
İlk okuduğum kitabı hatırlamıyorum ama kitaplara olan ilgim ilkokulda başladı. İlkokulda yılsonu müsameresi için tiyatro senaryosu yazmıştım. Öğretmenlerim tarafından çok beğenildi ve sahnelendi. Yine aynı dönemde yazdığım bir hikâye, başarılı ilk üç hikaye ödülü almıştı. Bu olaylar sınıfta duyulunca arkadaşım tarafından yılbaşı hediyesi olarak bir defter hediye edildi. Bu defteri verirken yazdıklarımı bir araya getirmemi belirtmişti. O defter hediyeden çok benim yazın hayatımda ki dönüm noktam oldu diyebiliriz. O günden sonra yazma sürecim resmen başlamış oldu.
- Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Yazdığınız başka türler var mı?
Yazmak vazgeçilmezlerimdendir. Yazarken yaşadıklarımızı, hayal ettiklerimizi, kendimize ait, bizin kararlarımızla yaşam süren bir dünyayı oluşturuyoruz. Bu beni mutlu etmenin yanı sıra huzur verip dinlendiriyor.
Kitap yazmak dışında bilim kurgu türünde bir film senaryosu yazdım. Seri film niteliğinde devam edecek. Şu an ikinci filmi yazıyorum. Bu filmler için birkaç yönetmen ile görüştüm. Filmimi beğendiler ve yurt dışında yayınlamak için İngilizce’ye çevirmeyi teklif ettiler. Bu süreçte en yorucu olan yazdığım film senaryosunu tanıtmak oluyor.
- Kitap çıkarmaya nasıl karar verdiniz? Bu düşünce ne zaman oluşmaya başladı?
Sürekli yazan biri olduğum için bu yazıları başkalarıyla paylaşmayı her zaman düşünmüştüm. Bu sebeple bir kitap çıkarmak istedim. Kitap çıkarma hayalimi gerçekleştirmek için en büyük destekçim eşim oldu. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.
- Kitabınızın basım sürecinde yaşadıklarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Dediğim gibi kitabı çıkarmaya karar vermek aslına bakarsanız en zor süreç. Bu kararı aldıktan sonra yayınevleri ile görüştüm. Görüşmeler sonrasında anlaştığımız yayınevi ile anlaşma imzaladık. Anlaşmadan üç ay sonra kitabım raflarda yerini aldı.
- Kitabın adına ve kapak tasarımına nasıl karar verdiniz?
Kitabın adına ve kapak tasarımına ben karar verdim. İsim için kararsız kaldığımız bir dönem oldu. Sonuçta yeni çıkan bir kitap, aynı zamanda ilk eserim. Hem dikkat çekici olması hem de içime sinen bir isim olması lazımdı. Birkaç isim öne çıktı. En nihayetinde beni anlatmasını istediğimi söylediğimde fark ettim ki, ben gibi olmalıydı. Ve “Ben Gibi Ol” oldu.
Kapak tasarımı da beni yansıtsın istedim. “Pelin” isimli bir bitki olduğunu biliyordum. O zaman bir çiçek olsa kapakta ve beni anlatsa diye düşündüm. Sonuç olarak şu anki kapağa karar vermiş oldum.
- Yayınlanan kitabınızı ilk kim aldı, bu sizin için nasıl bir deneyimdi?
Kitabı ilk kimin aldığını inanın ki bilmiyorum ama ilk olarak kızım ve eşim için imzalamıştım. Benim için büyük bir gurur ve heyecan verici bir durumdu.
- Kitabınızı yazarken gerçek hayatta yaşadığınız olaylardan esinlendiniz mi? Sizce insan yaşamadığı bir duyguyu yazabilir mi?
Kitabımda, duyduğum bir kelimeyi hikâyeye dönüştürdüğüm gibi arkadaşlarımın veya akrabalarımın hayatlarından kesitler sunan ya da çalışma hayatımda nöbet tuttuğum günlerde şahit olduğum hayatların hikâyelerinden bölümler bulunmaktadır. ‘‘Adam” ve “ Kızım ve Dedem” bana ait olan hikâyelerdir. “Adam” adlı eser lohusa bir annenin duygularını, hayal kırıklıklarını anlatmaktadır. Ama dönüp “Kızım ve Dedem” eserine bakınca neden bu hayal kırıklıkları oluşmuş, düşünülen duyguların aslında göründüğü gibi olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu eserler benim için daha duygu yüklü olan eserlerimdir.
Yazmak için her duyguyu yaşamamız gerekmiyor. Yaşanmayan bir duygu elbette ki yazıya dökülebilir. Bunun kanıtı olarak yazdığım bilim kurgu film senaryomu gösterebilirim. Senaryomdaki hiçbir şey gerçek değil; ama birçok duyguyu içermektedir. Bunun sırrı da kelimeleri kullanma yeteneğine ve kullanılan kelimelerin gücüne bağlı değişmektedir.
- En beğendiğiniz eserini hangisidir?
Aslında bakarsanız hepsi benim eserim bir ayrım yapmamam gerekir ama daha öncede söylediğim gibi “Adam” ve “Kızım ve Dedem” bana ait olan eserler ve bu sebeple daha özel eserler olma konumundalar. “Rıhtım, Islak Kâğıt, Kaleler İçin Yıldızlar” okuyucularım tarafından oldukça beğeni alan yazılarımdır.
- Kitabınızın sayfalarında altta bulunan sayılar neyi ifade etmektedir?
Yazmaya başladığımda o eser bazen hemen bitmez ve aylar sonra dönüp tamamladığım olur. Oradaki sayılar da esere son noktayı koyduğum tarihi ifade ediyor.
- Kitap çıkarmak isteyen birine neler önerirsiniz?
Öncelikle bu isteğin hayal olarak askıda kalmaması için asla vazgeçmemeleri gerekiyor. Yazarken çevrenize danıştığınız ve motivasyon isteyen bir süreç. Bu süreç boyunca yazdıklarınızı beğenmeyenler olabiliyor. Bu motivasyonunuzu kırmasın. Çünkü herkes her şeyi beğenmek zorunda değil. Duygularımız değişince beğenilerimizin de değişebileceğini unutmamak gerekiyor. Eğer bir hayaliniz varsa peşinden gitmelisiniz. Asla pes etmeden, özgürce yazıp kitap haline dönüştürmelerini öneriyorum.
Röportör: Dilara Buse YAMAN